top of page
Law_edited.jpg

İnfaz Hesaplama, İnfazın Ertelenmesi, Hapis ve Para Cezalarının İnfazı, Mahsup, Koşullu Salıverme ve Denetimli Serbestlik

Güncelleme tarihi: 23 Mar

İnfaz hukuku; ceza mahkemelerince verilen mahkumiyet kararlarından hapis, adli para cezası ve güvenlik tedbirlerinin nasıl ve ne şekilde yerine getirileceğine dair usul ve kuralları içeren bir hukuk dalıdır. Bu sebeple ceza hukuku ile ilgilenen avukatların ve uygulayıcıların üzerinde titizlikle çalışma yapma zarureti bulunmaktadır. İnternet üzerinden "yatar hesaplama araçları" olarak adlandırılan yazılımların devamlı güncellenmemesinden kaynaklı olarak hatalı sonuçlar vermesi sebebiyle mağduriyet yaşanmaması adına; güncel bilgilerimiz ile sonuca kendimizin ulaşması daha doğru olacaktır.


İnfaz hukuku çalışmasına başlamadan önce bilinmesi gereken üç temel kavram vardır. Bunlar:

Hüküm Özlü : Hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ancak; dosyası olağan kanun yolu incelemesi sebebiyle kesinleşmemiş olan kişiye denir. Örneğin kişi yerel mahkemece hapis cezasına çarptırılmış ve bunun üzerine istinaf yahut temyiz kanun yoluna başvurmuş kişi hüküm özlü sıfatına haizdir.

Hükmen Tutuklu : Tutuksuz olarak yargılanıp karar aşamasında hem hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş hem de tutuklanmış kişiye denir.

Hükümlü : Hakkında verilen karar kesinleşmiş sanığa ise artık hükümlü sıfatı kullanılır.


5275 sayılı yasanın 4. Maddesi gereğince mahkumiyet kararı kesinleşmedikçe infaz aşamasına geçilemez. Yani kesinleşmeyen hiç bir mahkumiyet kararı infaz edilemez.


İnfaz aşamasını infaz savcısı izler ve denetler. İnfaz savcısının ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan şikayetler (şartlı tahliye kararı, denetimli serbestlikle erken tahliye kararı, infazdaki tereddüte ilişkin kararlar) infaz hakimliğine yapılır.


Dosyanın infaz savcılığının önüne gelmesi için kesinleşmesi gerektiğinden bahsettik. Bu halde ceza mahkemelerince verilen kararların ne şekilde kesinleşeceğini inceleyecek olursak:


KARARIN KESİNLEŞMESİ

  1. Kararın Verilmesiyle Kesinleşme

CMK md. 272/3-c hükmünce kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlerle birlikte CMK md. 273/3-b uyarınca 1 Haziran 2024 tarihi itibariyle doğrudan 15.000,00TL ve altında verilen adli para cezaları, hüküm kurulmakla birlikte kesinleşir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; bahsedilen adli para cezasının hapis cezasından çevrilerek verilmemiş olması gerektiğidir.

2. İstinaf Kanun Yolu İncelemesinden Geçmekle Kesinleşme

5 yıl ve altındaki hapis cezaları ile adli para cezalarına ilişkin kararlar istinaf incelemesi neticesinde kesin olarak karara bağlanır. Ancak yerel mahkeme TCK md. 58 kapsamında mükerrerlere özgü infaza yönelik hüküm kurmaması karşısında; sanık aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve istinaf incelemesi neticesinde atılı hükme TCK md. 58 eklenmişse bu halde istinaf incelemesi neticesinde verilen kararın temyizi de mümkün olacaktır.

3. Yargıtayda Temyiz Kanun Yolu İncelemesinden Geçmekle Kesinleşme

Yargıtayın temyiz incelemesi neticesinde verdiği ONAMA kararları kesindir.


Burada Yargıtayın BOZMA kararları neticesinde dosyanın tekrar incelenmek üzere nereye gönderileceği hususunda kısa bir bilgi notu vermek gerekirse:

Bilindiği üzere eğer ki Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını duruşma açmaksızın bozmuşsa, dosya Bölge Adliye Mahkemesince tekrar incelenmek ve hüküm kurulmak üzere yerel mahkemeye gönderilir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi istinaf kanun yolu neticesinde incelemek üzere kendisine gönderilen dosyada duruşma açmış ve duruşma neticesinde yeni bir karar vermişse o halde tarafların Yargıtay temyiz kanun yolu başvurusu üzerine Yargıtay BOZMA kararı verdiğinde ilgili dosyayı yerel mahkemeye değil; tekrar incelenmek ve hüküm kurulmak üzere Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine gönderir.


DİRENME HALİNDE KESİNLEŞME

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu madde 307/4 uyarınca Yargıtaydan verilen bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır. Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez ve karar kesinleşir. Son yasa değişikliği ile birlikte artık Yargıtay; direnilen kararı doğrudan Ceza Genel Kuruluna göndermez. Önce direnme gerekçelerini inceler ve direnmeyi haklı görürse kararını düzeltir. Direnme gerekçesini uygun görmez ise bu durumda dosyayı Ceza Genel Kuruluna gönderir.

Yargıtayın temyiz kanun yolu incelemesi neticesinde BOZMA kararı verdiği durumlarda; yerel mahkemenin dosyayı tekrar inceleyip kurduğu hükme karşı istinaf ve temyiz sınırlarına bakılmaksızın sadece temyiz kanun yoluna başvurulabilir.

Görüldüğü üzere hem yerel mahkemenin hem de Bölge Adliye Mahkemesinin Yargıtayın kararlarına karşı direnme hakkı tanınmışken; Bölge Adliye Mahkemesi Kararlarına karşı yerel mahkemenin direnme hakkı bulunmamaktadır.


CEZA MAHKEMELERİNCE VERİLEBİLECEK CEZALAR NELERDİR?

Türk Ceza Kanunu madde 45 uyarınca cezalar ikiye ayrılır.

1.Hapis Cezaları

A. Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası (TCK madde 47)

Nitelikli adam öldürme, Soykırım, TCK md102/5 uyarınca cinsel saldırı, Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış İşkence gibi suçlarda verilir. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının infazı, infaz kanunu 107 hükmünce çektirilir. Normal şartlarda hükümlünün cezasının 30 yılını yüksek güvenlikli ceza evinde infaz etmesi beklenir. Ancak hükümlünün birden fazla ağırlaştırılmış müebbet cezası alması yahut ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile birlikle müebbet veya süreli hapis cezası alması durumu olduğunda cezanın infazına ilişkin şartlar ayrı bir inceleme konusunu gerektirecektir.


B. Müebbet Hapis Cezası (TCK madde 48)

Müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar yirmidört yılını, infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler (CGTİHK m.107/2). Ancak hükümlünün birden fazla müebbet habis cezasına çarptırılmış olması yahut müebbet habis cezasının yanında ağırlaştırılmış müebbet cezası veya süreli hapis cezası alması durumunda cezanın infazına ilişkin şartlar ayrı bir inceleme konusu gerektirecektir.


C. Süreli Hapis Cezası

Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz.

a-Kısa Süreli Hapis Cezası

Türk Ceza Kanunu madde 49/2 hükmünde açıklanmıştır. 1 yıl ve 1 yılın altındaki hapis cezaları kısa süreli hapis cezası olarak adlandırılır. Kısa süreli hapis cezaları TCK 50/1 hükmünce adli para cezası gibi seçenek yaptırımlara çevrilebilir.

Burada yine kısa bir bilgi notuna yer verecek olursak: eski yasadan farklı olarak para cezaları yeni Türk Ceza Kanununda ERTELENEMEZ.


b-Uzun Süreli Hapis Cezaları

1yıl ile 20 yıl arasındaki hapis cezaları, uzun süreli hapis cezası olarak adlandırılır.


Süreli hapislerde hükümlü; şartlı tahliye sürelerinden faydalanır. Ancak şartlı tahliye sürelerinin hangi oranda uygulanacağı suç tarihi ve suçun adi suç yahut istisnai suçlar kategorisinde bir suç olup olmadığına göre değişiklik gösterecektir.


2. Adli Para Cezaları

a-Doğrudan Verilen Adli Para Cezaları

b-Hapis Cezasından Çevrilen Adli Para Cezaları

1 Haziran 2024 tarihinden itibaren kısa süreli hapis cezaları günlüğü 100,00TL ile 500,00TL arasında belirlenecek bir tutarda paraya çevrilebilir. Para cezasının sınırı TCK madde 52/2 hükmünce suç tarihinde yasa tarafından belirlenen parasal miktarlar esas alınarak uygulanır. Bahsedilen parasal sınır 1 Haziran 2024'ten önce işlenen suçlarda ise günlüğü 20,00TL ile 100,00TL arasında belirlenecek tutarda uygulanmaktaydı.

HÜKMÜN KESİNLEŞTİRİLMESİ İŞLEMİ

Hükmün kanun yolu aşamasından geçip geçmediğine bakılmaksızın; yani hüküm istinaf/temyiz kanun yolu neticesinde onama ile kesinleşmiş olsa dahi kesinleşme işlemleri yerel mahkemece yapılır. Örneğin kişinin aldığı hapis cezası karşısında istinaf kanun yoluna başvurduğu ve istinaf mercinin de ilgili yerel mahkeme kararını onadığını ve kararını kesin olarak verdiğini varsayalım. Bu durumda dosya yerel mahkemeye gönderilir ve yerel mahkemece dosya Bölge Adliye Mahkemesinin kesin olarak verdiği karar tarihini kesinleşme tarihi olarak tespit ederek ilamı kesinleştirmesi gerekmektedir. Burada dosyanın yerel mahkemeye ne zaman geldiği yahut yerel mahkemenin kesinleştirme işlemini ne zaman yaptığına bakılmaz. Karar hangi anda kesinleştiyse o tarih ile kesinleştirme yapılır. Bir başka örnekle açıklayacak olursak; sanık hakkında verilen hapis cezasına ilişkin gerekçeli karar tarafa usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiş ve istinaf kanun yoluna tabi olmasına rağmen kişi istinaf süresinin son günü olan 05.05.2025 tarihini kaçırmış; ancak 10.05.2025 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bu durumda İstinaf ilgili dairesi "süresinde kanun yoluna başvurulmadığı" gerekçesiyle istinaf başvurusunu reddetmiş olacaktır. O halde yerel mahkeme 06.05.2025 tarihini kesinleşme tarihi olarak tespit edecek ve dosyayı kesinleştirecektir.


Hakim yahut heyet ve yazı işleri müdürü kesinleşme şerhini imzalar. Yerel mahkeme kesinleşme şerhini düzenledikten sonra yargılamanın yapıldığı yer infaz savcılığına ilgili kesinleşme şerhini tebliğ eder.


Kesinleşen hükümde, hükümlü hakkında hükmedilen her suç için ayrı bir ceza fişi düzenlenir. Aynı zamanda kasti suçtan hüküm giymiş şahıs hakkında TCK madde 53 kapsamında Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakıldığına ilişkin ilamla birlikte infaz savcılığına gönderilir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise; kişi kesinleşen dosyada birden fazla hapis cezasına mahkum edildiğinde yerel mahkeme içtima uygulayıp ceza fişi düzenleyemez. Yine her suç için hükmedilen hapis cezalarına ilişkin ceza fişleri ayrı ayrı düzenlenmek zorundadır. İçtimaya ilişkin uygulama infaz aşamasında infaz savcılığınca yerine getirilir. Nitekim her bir hapis cezasının infaz rejimi farklı olabilir.



İNFAZ AŞAMASI

1.Hapis Cezalarının İnfazı

İnfaz aşamasına gelmiş dosyada öncelikle kesinleşen suçun kasti bir suç mu yoksa taksirle işlenen bir suç mu olduğuna bakılır. Aşağıda belirtilecek olan 3 ve 5 yıllık sürelerin üzerinde hakkında hapis cezasına hükmedilen hükümlülere doğrudan YAKALAMA kararı çıkartılır. Ancak;


Eğer kesinleşen hüküm kasti bir suçtan kaynaklanıyor ve sonuç ceza 3yıl ve aşağısında bir hapis cezası ise; hükümlüye çağrı kağıdı çıkartılır.


Eğer ki kesinleşen ceza taksirli bir suçtan kaynaklanıyorsa; bu taktirde 5yıl ve aşağısında hapis cezasına çarptırılan hükümlüye yine çağrı kağıdı çıkartılır.


Burada dikkat edilmesi gereken nokta; infaz savcılığınca hükümlüye tebliğsi yapılacak çağrı kağıdının infaz kanunu 20/3 uyarınca ilamdaki adresine yapılması gerektiğidir. Eğer ki hükümlünün ilamda yazan adresine tebliğ yapılamaz (hükümlünün adreste bulunamaması, taşınmış olması gibi) ise bu halde tebligat kanunu 21/2 hükmü uyarınca MERNİS ŞERHİ ibaresiyle hükümlünün mernis adresine tebliğ yapılır.


Hükümlülerin kendilerine çağrı kağıdının tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde çağrı kağıdında belirtildiği üzere savcılığa gelmeleri beklenir. Buradaki 10 günlük süre hak düşürücü süredir ve re'sen dikkate alınır. 10 günlük sürenin hesaplanmasında tebliğ günü sayılmaz ve 10. Gün hafta sonuna denk geldiği taktirde hükümlünün hafta sonunu takip eden ilk iş günü savcılığa müracaat etmesi beklenir.


Belirtilen 10 günlük süreye riayet etmeyen hükümlüler hakkında infaz savcılığı YAKALAMA kararı çıkartır. Bu durumda yapılması gereken ise çağrı kağıdının usulüne uygun bir şekilde hükümlüye tebliğ edilip edilmediğine bakmaktır. Eğer çağrı kağıdı usulüne uygun bir şekilde hükümlüye tebliğ edilmeksizin infaz savcılığınca YAKALAMA kararı çıkartılmış ise; işlemi yapan yer infaz savcılığının bulunduğu yer infaz hakimliğine işlem veya faaliyetin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabilir (4675 sayılı saya madde 5/1). İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren iki hafta içinde infaz hakimliğinin yargı çevresinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yoluna gidilebilir.


Peki infaz savcılığınca hükümlüye gönderilen çağrı kağıdında belirtilen 10 günlük süreye riayet ederek teslim olan hükümlülere yasanın sağladığı avantaj nedir?

Burada yasa, çağrı kağıdında belirtilen süreye uyan hükümlü ile uymayıp hakkında YAKALAMA kararı çıkartılmasına sebep olan hükümlü arasında bir ayrım yapmıştır. Eğer ki hükümlü; çağrı kağıdının kendisine tebliğinden itibaren 10 gün içinde teslim olur ve hakkında YAKALAMA kararı çıkartılmasına sebebiyet vermezse; infazın ertelenmesi hakkından faydalanabilir. Ancak kişi süreye uygun davranmayıp hakkında yakalama kararı çıkartılmasına sebep olursa; bu halde infazın ertelenmesi kurumundan faydalanamaz ve yakalandığı yer infaz savcısına gönderilir ve yakalandığı yer ceza evinde cezası infaz olunur.


Hükümlünün çağrı kağıdında belirtilen 10 günlük süre içerisinde infaz savcılığına başvurması durumunda infaz kanunu 17/1 uyarınca infazın ertelenmesi dilekçesi ile birlikte meşru bir mazeret sunar ve bu mazeret infaz savcılığınca haklı görülürse, infazı 1 yıla kadar ertelenebilir. Hükümlünün ertelenen infazının sonunda yeni bir mazeretinin daha ortaya çıkması durumunda infaz savcılığı tekrar mazereti uygun görürse son bir kez daha hükümlünün infazını bir kez daha 1 yıla kadar erteleyebilir. Ancak bu sürenin sonunda yani 3. Kez infazın ertelenmesi talep edilemez.


Hükümlünün infazın ertelenmesine ilişkin talebi infaz savcılığınca uygun görülmezse bu takdirde 15 gün içerisinde infaz hakimliğine şikayet ve İnfaz Hakimliğinin kararına karşı da itiraz hakkı mevcuttur.


İnfazın ertelenmesi kurumu 5275 sayılı yasanın madde 17/6 uyarınca sayılan: Terör suçları, örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar, Mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler, Disiplin veya tazyik hapsine mahkûm olanlar hakkında uygulanmaz.


2. Adli Para Cezalarının İnfazı

Hakkında verilen adli para cezası kesinleşen hükümlünün adli para cezasını içeren ilamı infaz savcılığına geldiğinde; infaz savcısı hükümlüye ödeme yapması için 30 gün süre tanındığını içerir ödeme emrini tebliğ eder.

Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine 30 günlük süre içinde adli para cezasını ödemezse, infaz savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün, hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir. Adlî para cezasının hapse çevrileceği mahkeme ilâmında yazılı olmasa dahi infaz kanunu 106/5 uyarınca bu hüküm infaz savcılığınca uygulanır.

Çocuklar hakkında hükmedilen adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde, bu ceza hapse çevrilemez. Bu takdirde 5275 sayılı yasanın madde 106/11 hükmü uygulanır.


Eğer ki hükümlü infaz savcılığının ödeme emrinde belirtilen 30 günlük süreye riayet ederse; ilk taksiti peşin yatırması karşılığında hükümde belirtildiği şekilde eşit taksitlerle adli para cezasının ödenmesini talep edebilecektir. Hatta hükümde, adlî para cezası takside bağlanmamış ise, bir aylık süre içinde adlî para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine izin verilir. İlk taksit 30 günlük sürenin içerisinde hangi gün ödenirse ödensin; ikinci taksit ve devam eden ödemeler ilk 30 günlük sürenin sonuna tekabül eden güne denk gelen aylarda ödenebilecektir. Yani diğer taksitlerin son ödeme günü, 30 günlük sürenin sonunu takip eden aylardır.


Hükümlü hakkında taksitle ödeme öngörülse dahi peşin ödeme yapabilir. Taksitle ödeme yaptığında ise faiz işletilmez.


Hükümlü taksit ödemesini haklı bir mazeret ile kaçırır ve bunu belgelerse taksit hakkı düşmez.

Örneklendirecek olursak: Mahkeme günlüğü 100,00TL'den 4 ay hapis cezasını 12.000,00TL olarak para cezasına çevirmiş olsun. Hükümlü ödeme emrinde kendisine tanınan 30 günlük süreyi kaçırdığında; önce para cezasını mahkemenin 1 gün hapis cezasına karşılık belirlediği para miktarı dikkate alınarak hapse çevirelim:

12.000,00TL % 100,00TL=120 gün

Şimdi hükümlünün 120 günlük hapis cezasının, iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verildiğinde kaç saat çalışması gerektiğini hesaplayalım:

120 gün X 2 saat :240 saat kamuya yararlı bir işte çalışması gerekecek.


Bu durumda kişi 240 saat çalışarak para cezasını infaz edebilecektir. Dolayısıyla denetimli serbestlik müdürlüğünce uygun görülmesi halinde 1 günde 8 saate kadar çalışarak 4 gününü infaz edebilecek.


Hükümlü, hapis yattığı veya kamuya yararlı işte çalıştığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse hapisten çıkartılarak veya kamuya yararlı işte çalıştırılması sona erdirilerek cezası infaz edilmiş sayılır.


5275 sayılı yasanın madde 16 hükmü saklı kalmak üzere adlî para cezasından çevrilen hapsin infazı ertelenemez ve bunun infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz. Hapse çevrilmiş olmasına rağmen hak yoksunlukları bakımından esas alınacak olan ise adlî para cezası olacaktır.


Para cezalarının ödenmemesinden dolayı hükümlünün cezası açık infaz kurumunda çektirilir.


Burada dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri de infaz aşamasında mahkemenin 1 gün hapis cezasına karşı öngördüğü parasal miktar esas alınırken; tutukluluk yahut gözaltında geçen sürelerde sonuç hüküm hangi parasal miktar uygun görülerek verilmiş olursa olsun tutuklulukta ya da gözaltında kalınan süre günlüğü 500,00TL üzerinden hesaplanarak mahsup edildiğidir.


Görüldüğü üzere hapis cezalarının ve para cezalarının infazı infaz savcılığınca yerine getirilirken; cezası

5237 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (c), (d) (…)19 ve (f) bentlerindeki seçenek yaptırımlara çevrilen hükümlülerin infazı 10/11/2021 tarihli ve 31655 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre yerine getirilir.


MAHSUP

Esasında mahsup 1948 tarihli içtihadı birleştirme kararına dayanan bir kurumdur ve ilgili kararda detaylıca ne şekilde uygulanacağı açıklanmıştır. İlgili içtihadı birleştirme kararında mahsup şartı şu şekilde belirlenmiştir:

-Beraat edilen suçun kesinleşme tarihine bakılacak; ardından mahkum olunan suçun suç tarihine bakılacak. Eğer ki mahkum olunan suçun suç tarihi, beraat edilen suçun kesinleşme tarihinden önce ise mahsup yapılabilecektir.

Örneğin :Kişi hırsızlık suçundan dolayı yargılandı ve bu dosyada 120 gün tutuklu kaldı. İlgili yargılama neticesinde kişi beraat etti ve karar 15.02.2025 tarihinde kesinleşti.

Aynı kişi suç tarihi 14.02.2025 olan kasten yaralama fiilinden dolayı 5 yıl hapis cezasına mahkum edildi ve hüküm kesinleştir.

Buradaki örnekte kişinin mahkum olduğu suçun suç tarihi, beraat kararı aldığı dosyanın kesinleşme tarihinden önce olduğu için; beraat kararı kesinleşen dosyasında 120günlük tutukluluk süresinin ceza hükmü kesinleşen dosyanın infazı aşamasında mahsubunu isteyebilecektir.


Yine yargıtay içtihatları ile şekillenmiş bir diğer mahsup şeklini ise başka bir örnekle açıklayacak olursak:

Örneğin :Kişi yine hırsızlık suçundan dolayı 120 gündür tutukludur ve dosyası halen derdesttir.

Aynı kişi başka bir dosyadan ise kasten yaralama suçundan dolayı 5 yıl hapis cezası almış olsun ve bu hükmün şahsın hırsızlık suçundan dolayı tutuklu olduğu sırada kesinleştiğini farz edelim.

Bu durumda kasten yaralama neticesinde kesinleşen hükmün infazından; hırsızlık suçundan dolayı tutuklulukta geçirilen sürenin mahsubu infaz savcılığından talep edilebilecektir. İnfaz savcılığının mahsuba ilişkin talebi reddetmesi durumunda itiraz ve şikayet hakları saklıdır. Eğer ki hükümlü tarafından mahsup talep edilmedi yahut infaz savcılığı talebi uygun görmez ise; hırsızlık suçundan yapılan yargılamadan beraat edildiği taktirde, kasten yaralama suçunun infazından mahsup doğrudan yapılacaktır. Eğer ki kasten yaralama suçunun infazı tamamlanmış olur ve hırsızlık suçundan dolayı tutuklulukta geçirilen süre mahsup edilmemiş olursa; bu taktirde kişinin CMK md. 141 uyarınca tazminat talep etme hakkı vardır. Kişinin CMK 141 uyarınca tazminat hakkına ilişkin daha detaylı bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.


İNFAZIN HESAPLANMASI

Bir hükümlünün ceza evinde kalacağı sürenin hesaplanmasında şartlı tahliye ve denetimli serbestlik sürelerine ilişkin düzenlemeler rol oynamaktadır. Öncelikle infaz hesaplamasına başlamadan önce ilk kriterimiz suç tarihi olmalıdır. İnfaz hesaplaması yapmak istediğimizde beş önemli tarihe dikkat ederek sonuca ulaşmaktayız. İstisnai suçlar hariç olmak üzere:


Suç Tarihi

1)1 HAZİRAN 2005 Tarihinden Önce İse:

Hükümlü sonuç cezanın 1/2 + her ay için 6(altı) gün indirimden faydalanarak cezasını infaz eder. Bu haliyle cezasının %44'ünü ceza evinde geçirmektedir.

Suç Tarihi

2) 1 HAZİRAN 2005 Tarihinden Sonra İse:

Hükümlüye sonuç cezanın 2/3'ünü ceza evinde çektirilerek cezası infaz edilir. Bu haliyle hükümlü cezasının %66'sını ceza evinde geçirmektedir.


Suç Tarihi

3) 671 sayılı KHK ile suç tarihi 1 Temmuz 2016 yılından önce ise: istisnai suçlar hariç olmak üzere hükümlüler sonuç cezanın 1/2 sini ceza evinde geçirdikten sonra cezaları infaz edilmiş sayılır. Ancak sonuç cezanın 1/2 sine ek olarak 2 yıl denetimli serbestlikten faydalandırılır. Örneğin: hükümlü 10 yıl ceza aldıysa 10 yılın yarısı=5yıl şartlı tahliye süresidir. 5 yıla ek olarak 2 yıl da denetimli serbestlikten faydalanır 5-2= 3 yıl ceza evinde cezası infaz edildikten sonra tahliye edilir.


Suç Tarihi

4) 7242 sayılı KHK ile suç tarihinin 30.03.2020 tarihinden önce olup olmamasına göre infazın uygulanma şekli tekrar değiştirilmiştir. Buna göre suç tarihi 30.03.2020 tarihinden önce ise : istisnai suçlar hariç olmak üzere sonuç cezaya 1/2 şartlı tahliye ve buna ek olarak 3 yıl denetimli serbestlik uygulanır.

5) Eğer ki suç tarihi 30.03.2020 tarihinden sonra ise: istisnai suçlar hariç olmak üzere sonuç cezaya 1/2 şartlı tahliye ve buna ek olarak 1 yıl denetimli serbestlik uygulanır.


Dikkat etmemiz gereken husus: her ne kadar infaz rejimine ilişkin hükümlerin derhal uygulanılacağı düzenlenmiş ise de; TCK madde 7/3 hükmünce koşullu salıverilme hükümlerinde lehe kanun prensibinin geçerlidir. Bu durumda infaz hesaplaması yaparken suç tarihi ile birlikte hükümlünün yakalanma tarihi de önem arz etmektedir. Örnek vermek gerekirse: kişinin suç tarihi 10.12.2005 ve kesinleşen cezası 10 yıl olsun. Ancak hükümlü 2025 yılında yakalanmış ise TCK md. 7/3 uyarınca hükümlü hakkında en lehe olan koşullu salıverilme süreleri uygulanacaktır. Bu durumda kişinin yakalandığı tarihe kadar en lehine olan şartlı tahliye süresi 1/2 olduğu görülmektedir. Aynı zamanda suç 30.03.2020 tarihinden önce işlendiğinden 3 yıl da denetimli serbestlikten faydalanacaktır. Bu durumda

10yıl*1/2= 5 yıl şartlı tahliye süresi. 5 yıl şartlı tahliye süresine 3 yıl da denetimli serbestlik süresinden faydalandığında = 2 yıl hükümlü cezasını ceza evinde çektikten sonra infaz etmiş sayılacaktır.


Yasada istisnai suçlar olarak yer verilen suç tiplerinde ise koşullu salıverilme oranları değişiklik göstermektedir. Daha detaylı bilgi için bizlerle iletişime geçebilirsiniz.


Av. A. Alaattin Artunç USLUOĞLU


bottom of page